ABD’de 65 yaş üzeri nüfus ve bu nüfusta Alzheimer, Demans saptanma sıklığı, bu popülasyonun seçimlerde oy kullanma oranı ile ilgili sorunlar her seçim döneminin ciddi bir tartışma konusudur. Demans ve Alzheimer hastalığı (AD), tüm dünyada olduğu gibi ABD toplumu için de önemli bir halk sağlığı sorununu temsil etmektedir ve nüfus yaşlandıkça artış göstermektedir. Son 10 yılda ABD’de ölüm belgelerinde AD tanısında büyük bir artış olmuştur.
Yaşam beklentisi, son yüzyılda dünya genelinde çarpıcı biçimde artmıştır. Bu eğilim, ne yazık ki yaşlı insanların yaygın kronik hastalıklarının olumsuz etkileri ile daha fazla yüzleşmesine neden olmaktadır. AD’den etkilenen insan sayısı 2006 yılında dünya çapında 26.6 milyondu ve dünya çapında Demans hastalarının bakımı için yılda 156 milyar dolar harcandığı tahmin edilmektedir. 2050’ye kadar, prevalansın dört katına çıkması bekleniyor. Böylece 85 kişiden 1’i hastalıkla yaşıyor olacak ve bunların %43’ünün üst düzeyde bakıma ihtiyacı olması bekleniyor. Konu ile ilgili araştırmanın odak noktası son zamanlarda görece genç yaşlara ve bu yaşlarda görülen bilişsel gerilemenin erken aşamalarına (hafif bilişsel bozulma-MCI) doğru kaymıştır.
ABD’de Yaş ve Seçmen Katılımına Göre Oy Kullanma Oranları:
2012’de oy oranı 18 ila 24 yaş aralığında en düşüktü (% 41,2). Oy kullanma yüzdesi daha sonra yaşla birlikte istikrarlı bir şekilde artarak 65-74 yaşları arasında yüzde 73,5’lik bir zirveye ulaştı. Seçmen sayısı açısından 2012’deki en büyük seçmen bloğu 45-64 yaşları arasındaydı (52.0 milyon) Bu yaş grubu Baby Boomers kuşağının çoğunu da içeren gruptur. 65 yaş ve üstü nüfus, 2008 seçimine kıyasla 2012 seçimlerine seçmen katılımında artış gören tek yaş grubuydu. 2012’de tüm genç yaş gruplarında daha düşük seçmen oranları vardı.
CDC tahminlerine göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde neredeyse altı milyon insanda bir tür bilişsel fonksiyonlarda bozulma mevcuttur. 65 yaş ve üstü olan bu bireyler yalnızca ABD nüfusunun yaklaşık %2,5’ini oluşturuyor. 65 yaş üzeri tüm “yaşlı” Amerikalıların bu yıl koronavirüs salgını sırasında, özellikle de eğer yardımlı yaşam tesislerinde ve huzurevlerinde yaşıyorlarsa, oy vermede zorluklarla karşılaşabilecekleri öngörüldü.
Ancak New York Times’ın “The New Old Age” raporuna göre bazı gözlemciler ve bakıcılar bu bireylerin “oy kullanma kapasitelerini” koruyup korumadıkları sorgulanabilir olduğundan, daha da büyük zorluklarla karşılaşabilecekleri düşünülmektedir. Dahası, bazı gözlemciler Demanslı bireyler tarafından verilen oyların aslında oylamada kendilerine yardımcı olan kişinin görüşlerini – seçmenlerin kendi görüşlerini değil – yansıtabileceğinden endişe duyuyorlar.
Bilişsel fonksiyonları etkilenen Amerikalıların “oy kullanma kapasiteleri” var mı?
Uzmanlar, Demans teşhisi konmasının bir kişinin oy kullanma hakkını ortadan kaldırmadığını söylüyor. Yarınki tartışmada Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz da bunu savunacak. Deneyimli hoca Prof. Dr. Işın Baran Kulaksızoğlu ise tam tersini.
Amerikan Barolar Birliği Hukuk ve Yaşlanma Komisyonu’nun direktörü Charles Sabatino, “Oy kullanma kapasitesinin ne olduğu konusunda pek çok yanlış algı var… Bir tarifi takip etme ve yemek yapma yetersizliği, oy kullanamama anlamına gelmez, torunlarınızın isimlerini hatırlamamak oy veremeyeceğiniz anlamına gelmez.” demektedir.
Alzheimer Derneği’nin başkan yardımcısı Beth Kallmyer, konu Alzheimer hastası olduğunda “hastalığın ilerleyici olduğunu ve yıllar içinde geliştiğini, bu nedenle ilk aşamalarda ya da daha ılımlı aşamalarda olan bir kişinin hala oy kullanma kapasitesine sahip olabileceğini” söylemektedir.
Center for Bioethics at the University of Pennsylvania’da Penn Memory Center’ın direktörü ve biyoetik profesörü Jason Karlawish, “Bu kişilerin oy kullanmalarına izin verilmelidir.” demektedir. Karlawish’e göre, bir kişinin işlevsel kapasitesi, oy kullanıp kullanamayacağına karar verirken dikkate alınan tek faktör olmalıdır. Bir kişinin bir oy pusulasını okumak veya doldurmak için yardıma ihtiyacı varsa, bu yardımı almalı ve oy kullanabilmelidir. Bununla birlikte, bir kişi oy pusulasında tercihlerini yardımla da bildiremezse oyunu kullanmamalıdır.
Syracuse University College of Law’dan yaşlı hukuku uzmanı Nina Kohn “Bir bireyin oy verme gücünden yoksun olduğuna dair mahkeme kararının olmaması halinde, bir bireyin oy kullanma hakkı olduğunu” açıklamıştır. Kohn, huzurevlerinde demans hastalarının oy kullanabilmelerini sağlamak için, bu hastalara bakan hekimlerin hastalara oy vermek isteyip istemediklerini sormalarını ve cevaplarını tıbbi kayıtlarına kaydetmelerini tavsiye etmektedir.
Yarınki kongredeki tartışmadan ne çıkar? Türkiye’de durum nasıl? (Alzheimer ve hukuki sorunlarla ilgili daha önce hazırladığımız yazıya da linkten ulaşabilirsiniz.
ABD’de seçimi kaybeden aday yaklaşık 6 milyon “hukuki ehliyeti olmayan” seçmenin oy kullandığını bu kongreyi referans gösterip iddia edebilecek mi göreceğiz.
Kaynak: Rocca, W. A., Petersen, R. C., Knopman, D. S., Hebert, L. E., Evans, D. A., Hall, K. S., Gao, S., Unverzagt, F. W., Langa, K. M., Larson, E. B., & White, L. R. (2011). Trends in the incidence and prevalence of Alzheimer’s disease, dementia, and cognitive impairment in the United States. Alzheimer’s & dementia : the journal of the Alzheimer’s Association, 7(1), 80–93. https://doi.org/10.1016/j.jalz.2010.11.002
Bir Cevap Yazın