Metin mesajları ve diğer uygulamalar bir iletişim şekli olarak hasta-hekim iletişimini kolaylaştırır.  Ancak bu kolaylık, bazen komplikasyonlara, sorunlara yol açabilir.

Belki de bu sorunları bilgi bankasında bulunan  Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tayfun Hakan ‘ın “Hekimlik Uygulamalarında Sosyal Medya Kullanımında Medikolegal Sorunlar” başlıklı yazısındaki zeminden başlayarak tartışmalıyız. https://www.yorulmazmedikolegal.com/hekimlik-uygulamalarinda-sosyal-medya-kullaniminda-medikolegal-sorunlar/

Farkındasınızdır, posta teslimatları, bankalar gibi hassas bilgileri işleyen hizmetler, hatta kuaförlük randevuları dahi bilgilendirme gereksinimleri için kısa mesajları kullanmaktadır. Peki neden hekim muayenelerinde bu olmasın? Cevap şu ki pek çok hekim bunu yapıyor zaten. Hemen hemen her türlü hizmete anında erişim beklediğimiz bir dönemde, metin mesajlaşmaları doktorların hastalarını güncel tutması ve iletişim kurması için onlara düşük maliyetli, düşük çaba gerektiren bir yol sunmaktadır.

İletişim uzmanları, insanların diğer yöntemlerden daha çok bu yolla iletişim kurmayı tercih ettiklerini göstermektedir. Birçok araştırma bu mesajların hastaların tedavi devamlılığına olumlu katkı sağladığını da göstermektedir.

Yorulmaz MedikoLegal de kısa mesajların hastalar için uygun olabileceğini ve etkili iletişimi destekleyebileceğini kabul etmektedir. Ancak, hekimlerin kullandıkları iletişim yöntemlerinin hukuki ve cezai sorumluluk getirmemesi de gerekmektedir. Şunu söylemek istiyoruz, kısa mesajlaşma yararlı bir araçtır. Ancak gizliliğin ihlali veya KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) mevzuatına aykırı olma potansiyeli de önemli bir konudur. “Mesajlaşma” terimi, basit SMS mesajlarından Whatsapp, Facebook, Messenger veya diğerleri gibi daha gelişmiş sistemlere kadar çok çeşitli sistemleri ve uygulamaları kapsayabilir. Bunların tümü 6698 sayılı “Kişisel Verileri Koruma Kanunu” kapsamında olup ciddi sorumluluklar yüklemektedir.

Yasal İzinler

Hastalarla mesaj yoluyla iletişim kurarken, kişinin onayı olması gerekir. Uygulama için cep telefonu numaralarının verilmesi, bunun için onay olarak kabul edilmez. Bunun yerine, aktif olarak metinleri almayı kabul etmeleri gereklidir. Bunun onayı kayıtlarda belirgin bir şekilde işaretlenmiş olmalıdır. Ayrıca, hastaya ne tür bilgiler alacağının(randevu tarihleri gibi)  bildirilmesi de önemlidir. Zira, onlara yalnızca ilişkili konularda kısa mesaj gönderebilirsiniz. Kişi, sizi bilgilendirerek uygulamayı istediği zaman devre dışı bırakabilmelidir. Bu tür uygulamalar sıklıkla-aşı takvimi hatırlatması gibi- toplu mesajlar açısından çok yararlıdır. Ancak HPV aşısı gibi zorunlu olmayan aşıların, bazı kanser tarama programlarının bildirilmesinin meslek örgütü ya da yasal makamlara “reklam yasağının ihlali” nedenli bir şikayet olma potansiyeli de bulunmaktadır.

Gizlilik

Hastalara mesajları tek tek göndermek birtakım potansiyel sorunlara neden olabilir. Bunların başında gizlilik konusu gelir. Bildiğiniz gibi mesaj attığınız telefon kilitli olmayabilir ve mesajınız farklı kişilerce görülebilir. Bu sorun, özellikle istatistiksel olarak kısa mesajların en fazla kullanıcısı olan 18 yaş üstündeki gençleri ilgilendirir. Bu nedenle, bir mesaj, doğru numaraya gönderilse bile, güvenli bir iletişim yolu olmaması riski taşır. 18 yaşından küçüklere ise kısa mesaj atmanız önerilmez. Zira sağlıkları ile ilgili kendi başlarına karar alma yetkileri bulunmamaktadır. Ebeveynlerinin bilgilenmesini istememe hakları ise etik bir tartışma konusu olsa da yasal olarak mümkün değildir.

Ancak, bir biyokimya uzmanının 18 yaşında ya da daha küçük bir hastanın b-HCG sonucunu ebeveynlerine bildirmesi; çok ciddi adli sorunlara, Türkiye için ölümle dahi sonuçlanacak istenmeyen durumlara yol açabilir. Diğer bir husus, telefon mesajlarının tablet gibi diğer cihazlara bağlı olabileceğidir. Pratikte bir cep telefonu numarasına gönderilen bir mesajın, cihaz kilitli olsa bile, hastaya ait başka bir cihazda da açılabileceği ve görülebileceği bilinmelidir.

Konunun bir başka yönü son zamanlarda eğitimlerde aldığımız sık sorulardan olan “Whatsapp/koridor hekimliği” sorumluluğa yol açar mı?” sorusudur. 

Hekimin temel yükümlülüklerden biri, muayenesiz tedavi yasağına uyma yükümlülüğüdür. TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 23. maddesinde; “Hekim, acil vakalar gibi zorunlu durumlar dışında, hastasını bizzat muayene etmeden tedavisine başlayamaz.” denilmek suretiyle hekimin muayene etmeksizin tedavi edemeyeceği belirtilmiştir. Ancak günümüzde veri akışının hızına yetişmek mümkün değildir. Bu sebeple; Whatsapp, E-posta gibi iletişim kanallarıyla ya da koridorlarda hekimlere tanı ve tedaviye yönelik soruların yöneltilmesi ve bu sorulara verilecek cevaplar neticesinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunların bilincinde olmak gerekir. İdari açıdan disiplin soruşturmasının yanında; 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında sağlık verilerinin paylaşılmasında ortaya çıkabilecek veri ihlalleri sebebiyle, 5237 sayılı TCK’nın özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin kaydedilmemesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme gibi suçlar gündeme gelebileceği gibi tazminat davalarının da muhatabı olunabilir.

Şifahi olarak hastane kantininde, koridorunda, gişe ve bankolarda, yani üçüncü kişilerin duyabileceği görebileceği bir ortamda kişisel verinin paylaşılması bakımından Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun ilke kararları çerçevesinde önlemlerin alınması gerekmektedir. Veriyi kullanan sağlık çalışanının, bu veriye erişim yetkisinin kapsamı, sınırları vb hususların belirli olması önem arz etmektedir.

Profesyonellik

Kısa mesajlaşmanın kendi içinde bir dili bulunmaktadır. Ancak klinik bağlamda gönderdiğiniz mesajlar profesyonel iletişim olarak kabul edilir ve kısaltmalar veya “mesaj dili” olmadan e-postalara benzer terimlerle yazılmalıdır. Ancak, mesajların doğası gereği kısa olduğu unutulmamalıdır. Kısalığın yanlış anlamalara yol açma potansiyeli bulunmaktadır. Bu nedenle göndermeden önce yanlış anlaşılma açısından gözden geçirilmesi iyi bir fikirdir. Profesyonel iletişim aracı oldukları için, bu mesajlar ve yanıtları her bir olgudaki saat ve tarih bilgisi ile birlikte hastanın tıbbi kaydında mutlaka not edilmelidir.

Hekime; e-posta, whatsapp gibi iletişim kanallarıyla ya da sosyal ilişkilerle ulaşılarak tıbbi verilerin paylaşılıp tedavi düzenlenmesi neticesinde zarar ortaya çıkar ise hekim sorumlu olur mu? Bu soruyu iki açıdan değerlendirmek gerekir. Birincisi, hastanın hekim ile görüş sorulan hastalığa veya duruma özgü kurulmuş bir vekalet ilişkisinin bulunmasıdır. Örneğin; bir çocuk hasta, pediatri hekimine başvurmuş, muayene olmuş, tedavisi düzenlenmiş ancak takibi, ilaç ya da doz değişimi  gerekmektedir. Hasta yakını tarafından, bu noktada hekim ile paylaşılan tıbbi verilerin değerlendirilmesi neticesinde ortaya önlenebilir bir zarar çıkmış ise, hekimin sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Zira, hekim ile hasta arasında mevcut vekalet ilişkisi ve vekalet ilişkisinden doğan yükümlülükleri devam etmektedir. İkincisi, daha önce başka hastalıklar gerekçesinde muayene olunmuş ancak görüş sorulan hususun başka bir hastalığa ya da tedaviye ilişkin olması halinde ya da sosyal ilişkiler çerçevesinde sorulmuş ise; hekim ile hasta arasında hukuken geçerli bir vekalet ilişkisi kurulmadığından, ortaya çıkabilecek bir zarardan hekimi sorumlu tutmak hakkaniyet ile bağdaşmayacaktır. Örneğin; bir televizyon programına katılan hekimin verdiği bilgiler ve öneriler çerçevesinde, bir televizyon izleyicisini bu öneriye uyarak zarara uğraması halinde hekim ile hasta arasında bir vekalet ilişkisinden söz edilemeyeceğinden, hekimin sorumluluğu gündeme gelmeyebilir. Ancak burada önemle vurgulamak gerekir ki; yukarıda belirtilen hekimlik etik ilkelerinin ihlali sayılabilecek davranış olarak nitelendirilebilir. Hekimin ilk görevinin; Primum non nocere – Önce, zarar verme ilkesinin gerekliliğini yerine getirmek olduğu unutulmamalıdır.

Hastalara mesajın tıbbi muayene veya anamnez için bir kanal olmadığı açıkça belirtilmelidir. Alınan bu tür mesajlara “Tıbbi durumları mesajla değerlendiremeyiz.”, “Bu durum etik ve yasal olarak yasaklanmıştır.” gibi standart bir yanıt verilmelidir.  Elbette bu mesajlar acil durumlarda ulaşacakları sağlık kurumu telefonu ile bitirilebilir. Özellikle takipli olmayan hastalar için bu önerimiz önemlidir.

Bekleme odası gibi bir yerde, basılı halde bulunan ve hastalar size numaralarını verdiklerinde, kısa mesaj kullanımı ve uygulama ile ilgili politikanızın anlatıldığı broşürlerin bulunması, iyi bir fikir olabilir.

Dr. Eda Yorulmaz
Av. Yazgülü Taştemir
Av. İ. Birce Şenel