Dün hepimiz buruk bir sevinç yaşadık. Aşağıdaki gibi anılarımız canlandı.
“AYM kararını okuyunca bundan 2 yıl kadar önce yaşadığımız bir olay geldi aklıma. Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne 18 haftalık gebelikle gelen tecavüz mağduru 17 yaşındaki bir çocuk için rahim tahliyesi istenecekti. Ben ve doktor arkadaşım, savcı ve ilgili mahkeme hakimleri ile ısrarla konuşmamıza rağmen karar çıkmadı rahim tahliyesi yapılamadı çok üzüldüğüm bir vakadır.”
Dr. Rabiş Keskin
Çok deneyimli Adli Tıp Uzmanı Rabiş Hanım’ın yukarıda paylaştığı gibi hepimizin böyle kötü anıları var. 13 yaşındaki kızını küretaj yaptıramayan ve kendi kızını vurmakla beni Cerrahpaşa’da tehdit eden babanın üzüntüsünü, çaresizliğini hiç unutamıyorum. Gözlerime bakan küçükle ise orada kaldık hala.
Çaresiz değiller aslında. Hekimler olarak çözüm üretemeyecek durumda değiliz.
*Cinsel saldırı mağdurlarına küretaj yapmak için savcılık ya da mahkeme izni gerekli mi?
*Küretaj yapar ve bu materyali tıbbi atık olarak yok edersek aslında saldırının delillerini mi yok etmiş oluruz?
*Küretaj materyalini formaline koyar saklarsak yine saldırganı kurtarmak için mi çalışmış oluruz?
*Saldırganın suç ortağı gibi davranmamak için ne yapmalı?
Kolaylaştırıcı olarak başlattığım soruları çoğaltalım. Siz sorun biz yanıtlayalım. Danışmanı olduğum sevgili Duygu Ayhan’ın tezi çerçevesinde aşağıda sunulan yazıyı açarak tartışalım istiyoruz.
Anayasa Mahkemesi, cinsel saldırı sonucu hamile kalan bir çocuğun gebeliğinin, sonlandırılamamasını, “kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının” ihlali olarak kabul etti. İstenmeyen bir gebeliği sonlandırma kararının, kadının “kişilik haklarından olduğu” emsal bir karar olarak tarihe geçti.
Konuya adli-tıbbi olarak bakıldığında; oluşan bu hak ihlalinin yanı sıra ‘babalık tayini’ ile suçun ve suçlunun tespiti açısından da ciddi sorunlar bulunduğu görülmektedir.
Gebelik ile sonuçlanan cinsel saldırı olgularında rutin uygulama, mağdur gebeliğini küretaj için uygun görülen yasal süre içerisinde fark edebilmiş ve hamileliği sonlandırma kararı alınmış ise, babalık tayininin küretaj materyalinden DNA analizi ile gerçekleştirilmesi şeklindedir. Bu süreleri bir tablo halinde sunacağız. Ancak bu materyaller çoğu zaman adli laboratuvarlara uygun koşullarda gönderilememekte ve bozulan örnekler bir adli DNA çalışması için uygun olmamaktadır.
Bu aşamada, babalık tayinini zorunlu kılan cinsel saldırı olguları başta olmak üzere, boşanma gibi diğer bazı adli olaylarda, babalığın doğum öncesi erken tespitinin önemi ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde prenatal dönemde babalık tayini için kullanılan tek yöntem “amniyosentezdir.” Ancak bu girişimsel yönteme, uygulanabilirlik süresinin fazlalığı (amnion sıvısının yeterli hacme ve hücre yoğunluğuna ulaşması için tercihen 20. gebelik haftası) ve ciddi riskler oluşturabilmesi (işlem sonrası amniyotik sıvı sızıntısı, enfeksiyon gibi maternal komplikasyonların yanında, nedbe dokusu, patellar tendon yırtığı, organ ponksiyonu, nörolojik hasar gibi giderek artan önemli fetal sekeller, düşük) nedeniyle adli makamlar tarafından mümkün olduğunca başvurulmamaktadır. Literatürde konuyla ilgili Türkiye’de yalnızca bir olgu görünmektedir(1).
Soybağı tespitinde genetik analiz Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir (2). İlave olarak ülkemizde, 4.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nın 75 ve devamı maddelerinde “vücuttan örnek alınması, genetik analiz yapılmasında uyulması gereken kurallar” belirlenmiştir. Kanunda öngörülen bu işlemlerin yapılması ile ilgili usul ve esaslar ise, 01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik”te belirtilmektedir. CMK 75 ve 76 maddeleri ile ilgili yönetmelik birlikte değerlendirildiğinde, DNA analizinde kullanılacak materyalin mağdur ya da şüpheliden alınacak olması halinde; “Vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler alınabilmesi için müdahalenin, kişinin sağlığına açıkça ve öngörülebilir zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerektiği, ayrıca mağdur ve diğer kişilerin vücudundan örnek almada, cerrahi bir müdahalede bulunmama koşulunun öngörüldüğü” anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, günümüzde kullanılan amniyosentez, kordosentez, CVS, çölosentez gibi doğrudan fetüse ait genetik materyal elde etmeye yarayan yöntemlerin sağlık açısından taşıdıkları ciddi riskler, kanun ve yönetmelikle getirilen bu ilke ile çelişebilmektedir.
DNA analizinde kullanılacak biyolojik materyalin elde edilmesi için, daha az ya da hiç risk içermeyen yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanması gereklidir. Bu çerçevede, maternal kandan serbest fetal DNA analizi yöntemiyle doğum öncesi babalık tayininin rutin uygulamalarda kullanılabilirliği önemlidir. 1997 yılında Lo ve ark. (3) anne plazma ve serumunda fetüse ait serbest DNA’ları tespit etmişlerdir. Fetal hücrelere kıyasla miktarlarının fazla olması, ilk trimesterde tespit edilebilmeleri ve doğumdan kısa bir süre sonra maternal kandan temizlenmeleri gibi ek avantajları da olan serbest fetal DNA’lar ile yapılan ilk doğum öncesi babalık tayini, 2008 yılında Wagner ve ark. (4) tarafından rapor edilmiştir.
Ülkemizde de anne kanından serbest fetal DNA analizi yöntemi ile babalık tayini yapmayı amaçlamış bir çalışma bulunmaktadır. Maternal kandan serbest fetal DNA analizi yöntemiyle doğum öncesi babalık tayininin Türkiye’de rutin uygulamada yer alan kurumlarda kullanılabilirliğini gösteren bu çalışmada, maternal otozomal DNA’nın supresyonu nedeniyle sadece Y kromozomu üzerinde olsa da babalık tayini açısından başarı elde edilmiştir (5).
Yakın gelecekte yapılacak çalışmaların, cinsel saldırı sonucu hamile kalmış bir kadının analiz için gebeliğin ilerleyen aşamalarını beklemek zorunda kalmaması ve uygulanacak girişimsel tekniklerin doğuracağı sağlık problemlerini ortadan kaldırmanın yanı sıra adli sürecin hızlandırılmasına da katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.
- Aşıcıoğlu F., Çetinkaya Ü.,Müslamanoğlu Ö. (2003) Prenatal Babalık Testi: Bir Etik İkilem. Perinatoloji Dergisi.; Cilt: 11, Sayı: 1-2/Mart-Haziran
- Tüzüner Ö. (2013) Soybağının tespiti davasında genetik analize ilişkin hükümlerin değerlendirilmesi. AÜHFD, 62(4):1139-1166
- Lo YMD, Corbetta N, Chamberlain PF, Rai V, Sargent IL, RedmanCWG, Wainscoat JS. (1997) Presence of fetal DNA in maternal plasma and serum. Lancet 350: 485–87
- Wagner J, Dzijan S, Marjanović D, Lauc G. (2009) Non-invasive prenatal paternity testing from maternal blood. Int J Legal Med. Jan ;123(1):75-9.
- Ayhan D. (2014) Maternal Sirkülasyondaki Serbest Fetal DNA İle Prenatal Dönemde Babalık Tayini. İstanbul ÜniversitesiAdli Tıp Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, (Danışman: Prof.Dr.A.Coşkun Yorulmaz 2.Danışman: Doç.Dr.E.Hülya Yükseloğlu)
Bir Cevap Yazın