Arabuluculuk, tarafların içinde bulundukları uyuşmazlığı, tarafsız ve bağımsız üçüncü bir kişi yardımı ile müzakerelerde bulunmak sureti ile kendilerinin çözdüğü Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemidir.
İhtiyari bir uygulama olan arabuluculuğa gerek dava açılmadan önce gerekse davanın yürüdüğü sırada taraflardan birinin talebi ile başvurulabilir. Taraflardan birinin arabuluculuk ile çözüm talebinin diğer tarafça kabul edilmesi halinde arabulucu tarafından düzenlenecek toplantılar ile müzakereler gerçekleştirilir.
Yargılamadan farklı olarak arabuluculukta kontrol tamamen tarafların elindedir. Bu da tarafların müzakerelerde çok daha fazla söz hakkına sahip olması ve bunların sonucunu daha fazla kontrol edebilmesi anlamına gelir. Süreçte kazanan ve kaybeden yoktur. Taraflar haklı ya da haksız olduklarını kabul etmek zorunda değildir. Anlaşma her iki tarafın da onayıyla yapılır.Taraflar tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler.
Arabuluculuk, Alternatif Çözüm Yönteminin amacı barışçıl, hızlı ve ekonomik çözüm üretmektir.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, yargı sistemiyle rekabet halinde değildir; yargıya başvurulması yolunu ortadan kaldırmaz. Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda taraflar anlaşmaya varamazlar ise görüşme konusu uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye başvurabilirler.
Tıbbi uygulamalardan kaynaklanan hukuksal sorunlarda arabuluculuk, her iki taraf için de en uygun çözüm yoludur. Sağlık sektöründe çoğu zaman sorunlar iletişim eksikliğinden ortaya çıkar. Arabuluculuk sürecinde gerek tıbbi uygulamalardan zarar gördüğü iddiasında bulunan taraf gerekse hekimler birbirleri ile doğrudan iletişim kurabilme fırsatı bulurlar.Ayrıca arabuluculuk süreci gizlidir.Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucu, taraflar veya görüşmelere katılan üçüncü kişiler arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde sunulan bilgi, belge ve diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.(arabuluculuk Kanununun 5. Maddesinin 3 fkrasının son cümlesi ile belirtilen hususlar hariç) Bu aşamada elde edilen bilgi belge ve diğer kayıtlar mahkeme ve tahkim aşamalarında delil olarak ileri sürülemezler. Gizlilik ilkesi hasta ve hekim açısından tam mahremiyet sağlayacaktır. Mahkeme aşamasında olduğu gibi hastanın kişisel sağlık verileri aleni olarak açıklanmayacağı gibi hekimlerin mesleki itibarları da korunmuş olacaktır.
Malpraktis iddiası içeren hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar bir anlaşmaya vardığında, yazılı bir anlaşma belgesi hazırlanır ve bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz. Taraflar arabulucunun görev yaptığı yer Sulh Hukuk Mahkemesinden bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler.Bu şerhi içeren anlaşma ilam niteliğinde belge sayılır.
Taraflar; yargılama sürecinden önce arabulucuya başvurulabilecekleri gibi yargılama süreci başladıktan sonra da arabuluculuğa başvurabilirler.
Malpraktis davası devam ederken arabuluculuk yolu ile bir çözüme varılması halinde ise mahkemeye bilgi verilir. Arabuluculuk tutanağında tarafların görülmekte olan davadan feragat edecekleri de düzenlenir. Böylece mahkeme aşamasında arabuluculuk sürecinin anlaşma ile sonuçlanması halinde taraflar mahkemeye feragat beyanında bulunarak davayı ortadan kaldırırlar.
Arabuluculuk yapma yetkisi, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı resmi arabuluculara aittir. Dolayısıyla hekim malpraktis iddiası ile karşılaştığında bu sorunun arabuluculuk süreci ile çözülmesini talep ediyor ise resmi bir arabulucuya başvurabilir.
Arabulucuya başvurular taraflarca adliyelerde bulunan Arabuluculuk Merkezlerine başvuruda bulunup buradan bir arabulucunun atanmasını talep etmek şeklinde yapılabileceği gibi, uyuşmazlığın taraflarının üzerinde anlaşmış oldukları bir resmi arabulucudan dosyalarında arabuluculuk yapmasını istemeleri şeklinde de yapılabilir.
Arabuluculuk ihtisas alanları ülkemizde henüz ayrıştırılmış değildir. Bu nedenle Sağlık Hukukunda deneyimli arabulucuya ulaşmak oldukça zordur. Ancak Sağlık Hukukunda Uzman Arabuluculuğa ilişkin düzenlemeler getirilmesi yönünde çalışmalar devam etmektedir.
Tıbbi hata iddiası taşıyan uyuşmazlıklarda uzman bilirkişiler arabuluculuk dosyalarına önemli katkı sağlayacaklardır. Malpraktis dosyalarında uzman bilirkişiler bu desteği, taraflara sözlü danışmanlık hizmeti vererek, yazılı mütalaa hazırlayarak veya tarafların istemeleri halinde arabuluculuk görüşmelerine katılmak ve her iki tarafın sorularını cevaplandırmak sureti ile yerine getirebilirler. (Bilindiği gibi Arabuluculuk Kanununun 15/6. maddesi tarafların talebi halinde uzman bilirkişilerin arabuluculuk görüşmelerine katılımının mümkün olduğunu düzenlemektedir.)
Ayrıca tamamen tarafların insiyatifinde gerçekleşen arabuluculuk sürecinde ödenecek tazminat miktarı da yine taraflarca kararlaştırılacak olduğundan tazminat konusunda uzman bilirkişilerce yapılacak belirlemeler tarafların üzerinde konuşabileceği bir zemin oluşturacaktır.
Bir hekime, gerçekleştirmiş olduğu tıbbi uygulamalar ile ilgili olarak arabuluculuk teklifi yöneltildiğinde bu teklifi kabul etme veya toplantıya katılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Arabuluculuk teklifini kabul veya red etmiş olmak; devam edecek yasal süreçte hekim aleyhine herhangi bir yaptırım uygulanmasına imkan vermez. Bu noktada Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası şartları gereği “hekime herhangi bir yolla (dava, rücu talebi, ihtarname vb) iletilen tazminat talebini sigorta şirketine iletme” yükümlülüğünü hatırlatmak isteriz. Bu yükümlülük gereği kendisine arabuluculuk teklifinde bulunulan hekim bu talebi sigortalısı bulunduğu şirkete bildirerek, sigorta şirketinin de arabuluculuk görüşmesine katılımını sağlamalıdır.
Ülkemizde yargılama süreçlerinin uzunluğu dikkate alındığında, bir hekim için yıllarca sürecek ve mesleki motivasyonunu olumsuz etkileyecek dava süreci yerine, kısa sürede hızlı bir sonuç almayı sağlayabilecek arabuluculuk sürecine mutlaka başvurulmalıdır.
Av. Meltem AKSOY