Özet: Sigorta konusu başta sağlık çalışanları olmak üzere birçok kesimi farklı nedenlerle mutsuz edebiliyor. Buna rağmen kimsenin sigortanın olmadığı bir hayatı sürdürülebilir kabul etmesi mümkün değil. Eleştiriler daha iyi daha kapsayıcı poliçeler için. Bunun için hepimizin de sigortacılara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemiz zorunlu. Sigortacının gereksiz, katostrofik risklerden korunması, dolandırılmaması zor günlerimizde yanımızda olabilmesi için zorunlu. “Sigorta ve Medikolegal Konsültasyon, Risk Değerlendirmesi” tam da bu amaçlara hizmet edebilir.
Ülkemizde her yıl Mayıs ayında sigorta bilincini arttırmak amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanan sigorta haftası bu yıl pandemi nedeniyle 12-18 Ekim haftasında kutlanmaktadır.
Sigortanın hayatımızdaki yerini ve niçin bu kadar önemli olduğunun analizini yaparsak, sigorta bilincini artırmak için kutlanan sigorta haftasının değeri daha iyi anlaşılacaktır.
Günümüz serbest piyasa ekonomisi ve toplu yaşamın oluşturduğu sosyal hayatımızda can sigortaları, mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları gerçek ve tüzel kişilerin hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Kişi ve kuruluşların çeşitli nedenlerle yaşadıkları can, mal ve bedeni kayıplarının tazmini sisteminin iyi kurgulandığı, işletildiği ve bu sisteme katılımın yüksek olduğu ülkelerde yaşanan kayıpların tazmini bir lütuf değil ticari bir sözleşme ile sağlanan bir hak olarak işlemektedir.
Bu hakkın işlemesi için devletler yasalar ile bir kısım sigortaların yaptırılmasını zorunlu hale getirmektedirler. Zorunlu hale getirilen bu sigortalar ekonomik hayatın aksamadan sürdürülmesinde ve toplumsal barışın sağlanmasında önemli katkı sağlamaktadır.
Zorunlu sigortalar, ağırlıklı olarak üçüncü şahısların can ve malına verilen zararların tazmini amacıyla getirilmektedir. Bunu örneklendirecek olursak en yoğun olan ve tüm motorlu kara taşıtların trafiğe çıkabilmek için yaptırmak zorunda olduğu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası iyi bir örnektir. Her yıl yüzbinlerce trafik kazasının olduğu, binlerce kişinin kaza sonucu hayatını kaybettiği veya sakat kaldığı, onbinlerce kişinin yaralandığı, milyarlarca liralık maddi zararın oluştuğu bir gerçektir. Bu gerçeğin maddi kayıplarını karşılayan bir sigorta sistemin olmadığını düşünürsek yaşanacak kaos ve sosyal sorunların büyüklüğünü tahmin etmek zor değildir.
Zorunlu sigortaların konusu olmayan ama çok yoğun olarak yaşanan yüzlerce riskin (yangın, sel, fırtına, dolu, don, kaza, hastalık, sakatlık, ölüm gibi) kayıplarının isteğe bağlı sigortalar vasıtasıyla giderilmesi mümkündür. Sigorta bilincinin geliştiği ülkelerde bu risklerden doğan kayıplar isteğe bağlı sigortalar ile karşılanmaktadır. Bizim ülkemizde de sigortanın toplumun tüm kesimine yaygınlaşması halinde yaşanılan kayıpların sigortadan karşılanmasını sağlayacaktır. Bu sayede kişi ve kurumlar başkalarının yardımına muhtaç hale düşmeyeceklerdir.
Sigorta ve Adli Tıp-Adli Bilimler İlişkisi
Sigortanın konu olduğu birçok olguda, medikolegal değerlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Zorunlu trafik sigortasını konu alan trafik kazaları sonrasında; maluliyet oranlarının belirlenmesi, belirlenmiş olan maluliyet oranlarının yeniden gözden geçirilmesi , geçici iş göremezlik süreleri, bakıcı ihtiyacı, meydana gelen kaza ile kazadan bir süre sonra oluşan ölüm arasında nedensellik bağı, alkol ve sürüş güvenliği, sigorta dolandırıcılığı gibi konular adli tıbbi değerlendirme ile belirlenmektedir. Konuyla ilgili yargı kararlarına BURADAN ulaşabilirsiniz.
Hayat sigortalarında ise; sigortalının ölümü ile poliçe düzenlenmesi sırasında beyan etmediği hastalıkları arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığı, intihar söz konusu ise bu dönemde temyiz kudretine haiz olup olmadığı hususları adli tıbbi değerlendirme sonucunda açıklığa kavuşturulabilmektedir.
Yine zorunlu mesleki mesuliyet sigortalarının konu olduğu tıbbi uygulama hatası dosyalarında; adli süreç öncesi risk analizi, arabuluculuk ve dava süreçlerinde bilirkişilik desteği adli tıp bilirkişileri tarafından verilebilmektedir.
Yaşamakta olduğumuz pandemi bana bir şey olmaz düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymuştur. Sigorta şirketlerinin teminat dışı olan salgın hastalıkları teminat altına almaları da sigorta sistemine güveni artırmış, sağlık sigortalarında farkındalığı ve talebi artırmıştır.
Hekimleri ilgilendiren Tıbbi Mesuliyet Sigortası ise tüm tarafların memnuniyetsizliği ile “sürdürülmektedir.” Bu sigorta türünün daha fazla sağlık çalışanını kapsaması, mevcut koruyucu olmadığı düşünülen limitlerinin yükseltilmesi başlıca talepler olarak görülmektedir. Uyuşmazlıklar ve alternatif çözümler konusunda sigortacıların pasif tutum sergilemesi ve yargı sürelerin ortalama on yıl sürmesi bu sigortaları adeta işlevsizleştirmektedir. Tıbbi mesuliyet sigortasında teminat tutarı, içeriği ve primin kamu tarafından belirlenmesi, sigortacıların pasif kalma nedenlerindendir. Bu ve benzeri konulara, çözüm önerilerine web sayfamızda yer vermeye devam edeceğiz.
Sağlıklı günler dileriz.
Ramazan Ülger |
|
ÖzserNEO Sigorta Reasürans Brokerliği Genel Müdürü | Adli Tıp ve Adli Bilimler Uzmanı |
Merhaba makalenizi okudum ve çok faydalı onun için yorum yapmak istedim. Teşekkür ederim iyi çalışmalar.