Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
2018/4285 Esas – 2020/215 Karar sayılı ve 15.01.2020 tarihli karar
İlk Derece Mahkeme Kararı
İlk derece mahkemesi, tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 04.12.2015 ve 22.06.2016 tarihli raporunda davacının maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği muvacehesinde beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmemiş olduğu şeklinde rapor verildiği anlaşıldığından ve Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu raporu bağdaştığından Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na başvurulmamış, kanıtlanamayan davanın reddine dair karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
… Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, İlk Derece Mahkemesince, davacı hakkında düzenlenen YSK raporu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından verilen 04.12.2015 ve 22.06.2016 tarihli raporlara göre, davacının çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmediği, bu nedenle malul sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verildiğini;
YSK raporu ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından verilen raporlar arasında çelişki bulunmadığı, alınan raporların hüküm kurmaya yeterli olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun oy birliğiyle esastan reddine karar vermek gerektiğini belirterek; davanın reddine karar veren mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
Temyiz Kanun Yoluna Başvuru ve Nedenleri
Davacı, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan yeniden rapor alınarak karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi nedeniyle kararın bozulmasını istemiştir.
İlgili Hukuk Kuralları ve Esasın İncelemesi
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 95’inci maddesinde, malul sayılmayı gerektirecek hastalık veya arızanın bulunup bulunmadığının tespitinde izlenecek yol açıklanmıştır.
Aynı yöndeki düzenleme 1479 ve 506 sayılı Yasalar kapsamında da mevcut olup, mahkemece, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan, 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği de dikkate alınmalıdır.
Raporlar arasında çelişki olması halinde, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan 2013 tarihli Yönetmelik hükümleri de irdelenmek suretiyle, davacının maluliyet oranının en az %60 oranında olup olmadığı hususunda rapor alınmalı, var ise sigortalı olma tarihinden önce maluliyet halinin var olup olmadığı, var ise oranının kaç olduğu ve başlangıç tarihinin ne olduğu, davacının talep tarihi itibari ile bakıma muhtaç olup olmadığı araştırılmalı, sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ilişkin şartların varlığı da ayrıca irdelenmek suretiyle 5510 sayılı Kanun’un 25 ve 26. maddelerinde öngörülen maluliyet aylığı bağlama koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeli ve şayet maluliyet başlangıcının, tahsis talep tarihinden önceki bir tarih olduğu belirlenirse, tahsis talebini takip eden aybaşı, sonraki bir tarih olduğu belirlenirse de, bu tarihi takip eden aybaşı itibariyle aylık bağlanmasına karar verilmelidir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında, davalının 01.05.2012 tarihli yeniden maluliyet aylığı tahsis talebi, konuya ilişkin 2008 ve 2013 tarihli Yönetmelikler kapsamında, irdelenerek çalışma gücü kaybı oranı ve başlangıcı ile sona erdiği tarihler kesin biçimde belirlenmesi için; her ne kadar Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Raporu arasında çelişki mevcudiyeti söz konusu değilse de; hangi tarihten itibaren, çalışma gücü kayıp oranının söz konusu olduğunun saptanması amacıyla, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan alınacak rapor ile varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
Bir Cevap Yazın