Adli Tıp, günlük pratiği içinde her türlü şiddetle karşılaşmakta ve her olayı tekil biçimde ele almaktadır. Diğer bir deyişle, Adli Tıp her bir şiddet mağdurunu ve saldırganı tekil vakalar olarak değerlendirerek raporlar. Her türlü şiddetin; fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik istismar ve ihmal, çocuk/kadın/yaşlı istismarı ya da mobbing olsun, belli karakteristikleri bulunmaktadır.
Mağdurlar, saldırganlar ve mağdur-saldırgan ilişkisi, içinde yaşanılan toplum ve zamanla yakından ilişkilidir. Zaman içinde, hem kurbanlar hem de saldırganların karakteristikleri değişebilmektedir. Ayrıca içinde yaşanılan toplum, şiddetin yöntemlerinin de önemli bir belirleyicisidir. Örneğin 19. yüzyıl başlarında çocuklara yönelik şiddetin derecesi, günümüz standartlarına göre oldukça yüksektir. Hatta yakın zamana kadar okullarda çocuklara şiddet kullanılması normal kabul edilmekteydi. Bir başka çok bilinen örnek ise, bazılarımızın anne-babalarımızın evlendiği yaşların günümüzde “cinsel istismar” suçu içinde kalabilecek “yaş aralığında” olmasıdır.
Şiddetin paternleri, edebiyat ve sanatta kendine yer bulmaktadır. Aynı şekilde, şiddetin farklı türlerini kültürümüzün birçok noktasında tespit etmek mümkündür. Edebiyat ve sanatın çeşitli dallarında şiddet yeniden üretilmekte, hem saldırganın hem de kurbanın rolleri yeniden dağıtılmaktadır. Ancak en dikkat çekici gelişmeler sosyal medyada yaşanmaktadır.
Sosyal medya, şiddetin en kontrolsüz ve anonim biçimiyle izlenebileceği bir alandır. Sosyal medyada sık sık çok ağır eleştiriler (linç benzeri) görülebilmektedir. Şu ana dek var olmayan şiddet biçimleri ortaya çıkmaktadır. İşin ilginç tarafı, yeni ortaya çıkan bu şiddet biçimleri konusunda yasal düzenlemeler bulunmamaktadır. Örneğin sosyal medya üzerinden yapılan cinsel taciz vakalarının hukuki açıdan nasıl değerlendirileceği ciddi bir tartışma konusu olarak ortaya çıkmaktadır. Benzer biçimde, yeni ortaya çıkan şiddet biçimleri karşısında, adli-tıbbi yaklaşımlarımız da sınırlıdır. Örneğin çevrimiçi akran şiddeti, internet üzerinden yapılan cinsel saldırılar veya online mobbing yepyeni şiddet tipleri olarak edebiyat ve sanatta ile hayatın içinde ortaya çıkmaktadır.
Hem tıp hem de hukuk çevrimiçi şiddeti tanımlamakta ve sonuçlarını değerlendirmekte, şu an için yeterli değildir. Özellikle internet üzerinden yapılan cinsel saldırılar konusunda tıbbi ve de hukuki yeni yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır.
Özetle; edebiyat, kültür ve sanatta şiddet sürekli evrilmektedir. Tıp ve hukuk, yeni ortaya çıkan şiddet biçimlerini anlamaya ve gerektiğinde mücadele etmeye çalışmaktadır.
Prof. Dr. Sadık Toprak
İstanbul Üniversitesi
İstanbul Tıp Fakültesi
Adli Tıp Anabilim Dalı
Kaynak
Toprak S. Edebiyat, Kültür ve Sanatta “Yeni” Şiddet. Edebiyat, Kültür ve Sanatta Şiddet Temsilleri Konferansı. 20, 21-22 Ekim 2021.