COVİD-19 pandemi döneminde hemen hepimiz rutinimizin dışına savrulduk.
Planlamadığımız bu akut değişim, bazı şeylere daha nötral bakmamızı da sağladı. Kıdemli bir Beyin Cerrahı Akademisyenin gözünden, ameliyathane dışından pandemiye bakış….
COVİD-19 SALGININA FARKLI BİR BAKIŞ
Covid-19 salgını dünyayı istinasız olarak her alanda hazırlıksız yakaladı. Başka bir deyişle, sorular hiç çalışmadığımız yerden geldi.
Kapitalist dünyanın kar etme temeline dayalı anlayışını, devletlerin ve iktidarların önceliklerinin tek tek ve küresel anlamda çok farklı olduğunu, bireyler olarak ruhsal ve bedensel zayıflıklarımız yanında ahlaki yetersizliklerimizin de bulunduğunu bir kenara yazalım ve bu konulardaki tartışmaları bu konunun uzmanlarına bırakalım.
Bilimin temelinde bilimsel eğitim yatmaktadır. Covid-19 salgını ile mücadele eden bilim insanlarının büyük bir çoğunlukla iyi bir bilimsel eğitim aldıkları, verdikleri rasyonel ve refleks yanıtlar ve düzenlemelerle salgının tanınması, kontrol edilmesi, tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları ile insan sağlığı yönünden en az hasarla atlatılması için büyük bir gayret içinde oldukları net olarak görülmektedir.
Ancak, uygulamada öne çıkan bazı kaygıları da irdelemek bugünlerde yapmamız gereken diğer bir durumdur.
Tüm dünyayı içine alan Covid-19 salgını ile baş etmek için bir yandan mevcut bilgi birikimleri ve deneyimler kullanılırken, bir yandan da yeni araştırmalar büyük bir hızla sürmektedir. Yaşam bilimleri alanında büyük bir veri tabanı olan Pubmed incelendiğinde Covid-19 anahtar sözcüğü ile 5.5.2020 tarihi itibari ile 9215 yayın olduğu görülmektedir. Bu sayının giderek artacağı açıktır. Konunun yaşamsal bir önem arz etmesi, insanların ortaya çıkan yeni bulgular ile teşhis ve tedavi yöntemleri konusunda deneyimlerini sunmak istemesi anlaşılır bir durumdur. Gönderilen makalelerin büyük çoğunluğunun kabulü, anlaşılabilir kaygılar sebebiyle gerekli hakem değerlendirilmesi süzgecinden geçmediği, editörlerin bu konuda etkin bir karar verme yetkisi kullandığı dergiler tarafından da dile getirilmektedir. Bu denli yoğun bilgi akışı içinde gerçekten yararlı bilgiler bulunurken hiç işe yaramayan ya da en kötüsü yanıltıcı bilgilerin de olması söz konu olabilir. Bu bilgilerin ayıklanması önemli ve büyük bir sorundur. Okuduklarımızı en azından bir kez daha kendi bilgi ve deneyim süzgecimizden geçirmeli, bilimin kökeninde yatan kuşkucu olma ilkesini unutmamalıyız.
Salgının ne kadar süreceğinin tam olarak bilinmemesi ve yeni atak risklerinin de söz konusu olduğunda, yaşamın sürdürülmesi ve doğal süreç açısından mevcut bilimsel eğitimin sürdürülmesi de büyük önem kazanmaktadır. Yaşam bilimleri genelinde, tıp eğitimi özelinde, tıp öğrencileri eğitimi ve uzmanlık öğrencileri eğitimi kısa ve orta dönemde sorun oluşturabilir. Özellikle uzmanlık öğrencilerinin kendi alanlarında teorik ve pratik bilgi kazanımları tüm geliştirilen yeni eğitim modellerine rağmen yavaşlamış ve hatta bir anlamda kesintiye uğramış olabilir. İntern hekimlerin ve asistanların eğitim sorunları hala belirsizliğini korumaktadır. Bu deneyimler ışığında, ileride karşılaşılabilecek ve tüm dünyayı etkileyebilecek olası yeni durumlar için hazırlıklı olmak bağlamında yeni çözümler üretmek ve yol haritası hazırlamak gerekliliği açıktır.
Covid-19 salgını pratikte, küçümsenmeyecek bir süre için şimdilik tüm diğer işlerin önüne geçmiş görünmektedir. Özellikle büyük şehirlerdeki hastanelerin çok büyük bir kısmı Covid-19 salgın hastanesi olarak çalışmakta, Covid-19 hastaları yataklı servislerin büyük bir kısmını kaplamaktadır. Salgının kontrolü ve Covid-19 hastalarının tedavisi öncelikli bir durum oluşturmuştur. Bunları yaparken hem sağlık personelinin hem de Covid-19 olmayan ama başka sebeplerden hastane ihtiyacı bulunan diğer hastaların da bu hastalığın bulaşmasından korunmaları çok önemlidir.
Covid-19 dışındaki hastaların tetkik, muayene ve tedavileri zorlu koşullara rağmen polikliniklerde ve olanak dâhilinde ayrılmış yataklı servislerde sürdürülmeye çalışılmaktadır. Acil tanı ve tedavi gerektiren her türlü kanser hastaları ile radyoterapi ve kemoterapi hastaları, hemodiyaliz hastaları, akut miyokard enfaktüsü geçirenler dahil stabilizasyon gerektiren kalp hastaları, kanamalı veya tıkayıcı inme geçiren nörolojik hastalarla stabilizasyon gerektiren epilepsi hastaları, evlerde yapılabilen ılımlı tedavilere yanıt vermeyen nevraljiler ve diş ağrıları gibi şiddetli ve inatçı ağrılar ilk akla gelendir. Ne var ki, yaşamın doğal akışı içinde atlanmaması gereken doğumlar, yeni salgınların önlenmesi sağlıklı nesillerin yetişmesi için elzem olan rutin bebek ve çocuk aşılamaları, acil müdahale gerektiren her türlü kaza, yaralanma ve tıbbi durumları daha saymadık bile.
Özellikle hastanelerde bulunan direkt röntgen, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans aletleri ile, gastroskopi-endoskopi gibi benzer tetkik araçlarının kullanımı ile ilgili olarak ortaya çıkan ek izolasyon ve dekontaminasyon-sterilizasyon süreçlerinin sebep olacağı zaman, mekan ve işgücü sorunları unutulmamalıdır.
Blok ameliyathane kullanımı olan birimlerde, ameliyat olması gereken Covid-19 hastalarından meydana gelebilecek olası bulaşma riski için önlemler alınsa da, diğer acil ve rutin ameliyatların düzenlenmesi, ek izolasyon ve dekontaminasyon-sterilizasyon süreçleri de fazlasıyla zaman, mekan ve işgücü sorunlarına yol açacaktır.
Sağlık sorunu, Dünya Sağlık Teşkilatınca yapılan “sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir” tanımından ve uygulamadan da anlaşılacağı üzere pek çok etkenin bir arada yer aldığı karmaşık bir durumdur. Covid-19 gibi küresel, sadece salgın hastalığa yakalananların değil, tüm toplumun ilk planda da her koşulda sağlık hizmeti veren sağlık emekçileri ile salgın dışı sebeplerden sağlık hizmetine gereksinimi olan hastaların sorunudur.
Sonuç olarak, Covid-19 salgını, dünya düzenimizin ve insan yaşamının gerçekte ne kadar kırılgan ve geçmiş çağlarda kaldığını düşündüğümüz basit ama ölümcül tehditlere açık olduğunu göstermektedir. Zaman geçirmeden bu tür tehlikelere karşı gereken önlemleri almaya başlamak ve olası benzer durumlara karşı daima hazır olmak zorundayız. Bunu da insani gerçeklerden uzaklaşmadan bilimin aydınlatıcı ışığı rehberliğinde başarmalıyız.
Prof.Dr.Tayfun Hakan
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
Bir Cevap Yazın