17. Adli Bilimler Kongresi’nin Adli Otopsi Uygulamaları: Sorunlar, Çözüm Önerileri, Beklentiler başlıklı panelinde mevcut durum ve çözüm önerileri tartışıldı.
Oturum başkanlarından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi ÇEKİN, 2015 yılında yapılan kongrede asistanlar tarafından dile getirilen öğretim üyeleri ile birlikte yeterli sayıda otopsi yapılamaması ve otopsi eğitimi ile ilgili eksikliklerin bulunduğu gibi sorunların, aradan geçen yıllarda sahada karşılaşılan sorunlar ve eksikliklerle daha da iyi anlaşıldığını, otopsi gibi adli tıbbın temel bir konusunda asistan eğitimlerinde eksiklikler bulunduğunu dile getirerek sözü diğer oturum başkanı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi Başkanı Doç. Dr. Murat Nihat ARSLAN’a bıraktı. Sahada karşılaşılan sorunların birinci ağızlardan aktarılması amacıyla sırasıyla önce otopsi teknisyeni Şahin AVCI, daha sonra üniversite Adli Tıp Anabilim Dalı ve İstanbul ATK Başkanlığı’nda Adli Tıp uzmanlık öğrencisi olarak eğitim gören Dr. Fatma Esen YAĞCI ve Dr. İpek İNCİ, son olarak da İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi’nde görev yapan Adli Tıp Uzmanı Dr. Erdoğan KARA’ya söz verildi.
Otopsi Teknisyenliği
İlk konuşmacı otopsi yardımcısı Şahin AVCI, konuşmasına otopsi teknisyeninin görev, yetki ve sorumluluklarını tanımlayarak başladı. Meslek eğitiminin üniversitelere bağlı meslek yüksekokullarının “otopsi yardımcılığı” bölümünde verildiği, bu yüksekokulların Fırat Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyelerinde bulunduğu, bu okullardan her yıl yaklaşık 250 otopsi yardımcısının mezun olduğu, ülkemizde ATK bünyesinde çalışan yaklaşık 170, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan yaklaşık 80 otopsi yardımcısı bulunduğu bilgisini aktardı.
Otopsi yardımcılarının ülke genelinde yaşamakta olduğu, şube müdürlüklerinde 7/24 icapçı olarak çalışmak, dinlenme odası eksikliği, fazla mesai ücreti verilmemesi, yetersiz otopsi salonları, hizmet içi eğitimlerin verilmemesi gibi sorunlar maddeler halinde sunuldu. Cenaze yakınları ile ilgili yaşanılan sıkıntılar ile ilgili olarak; cenazenin yakınlarına tesliminde görev alacak ayrı bir personel bulundurulması, morg çalışanları ile cenaze yakınlarının iletişiminin en aza indirilmesi, iletişim için kurum bünyesinde psikolog bulunması ve cenaze yakınları ile psikolog aracılığı ile iletişime geçilmesi gibi öneriler çözüm amaçlı olarak sunuldu. Otopsi esnasında yaşanılan sıkıntıların çözümü ile ilgili olarak; koruyucu ekipmanların eksiksiz sağlanması, ortam sterilizasyonu ve alet dezenfeksiyonunu ile ilgili yeterli olanağın sağlanması, morg ekibinin kurum tarafından düzenli olarak sağlık kontrolünün yapılması, çevre illerden ve ilçelerden gönderilen otopsi vakalarında şahıs ve olayla ilgili yeterli bilgilerin gönderilmesi önerilerinde bulunuldu.
Otopsi çalışanlarının Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında riskli gruba katılması gerektiği ve bu yönetmelik hükümlerince ek ödeme yapılmasının, otopsi yardımcılarının skopi çekme görevleri nedeni ile yıllık izin haricinde bir aylık şua izninin tanınmasının uygun olacağı fikirlerini beyan etti. Adli Tıp Kurumu’nun yazısı ile her ilin otopsilerinin o ilde görevli Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından yapılması gerektiğinin belirtilmesine rağmen hala bazı illerden otopsilerin başka illere gönderildiğine dikkat çekerek konuşmasını bitirdi.
Adli Otopside Karşılaşılan Sorunlar ve Öneriler
İstanbul ATK Başkanlığı’nda Uzmanlık Öğrencisi olarak eğitim gören Dr. İpek İNCİ, İstanbul ATK Başkanlığı’nda uzmanlık öğrencilerinin otopsi uygulamalarında ortak olarak yaşadıkları sorunlardan bahsetmek üzere konuşmasına başladı. Vaka ile ilgili yaşanan sorunlar başlığı altında en önemli sorunlardan birinin, otopsi için gönderilen olgular ile ilgili adli tahkikat bilgileri, tıbbi belgeleri, COVID-19 testi yapılıp yapılmadığı gibi bilgilerin ulaşmaması olduğu, bu konu ile ilgili savcılıklarla ve olay yeri ekibi ile yazışmalar yapılması ve farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması önerilerinde bulunuldu. Fiziksel ve teknik imkanlar ile ilgili sorunlar başlığı altında değerlendirme yapıldığında; ATK Morg İhtisas Dairesi gibi iş yükü çok fazla olan bir birimde koruyucu ekipmanların zaman zaman eksikliği, ekipmanların sık kontrol edilememesi, fotoğraf makinelerinin arızalanması ve yetersiz kalabilmesi, çok sayıda otopsinin aynı salonda yapılması gibi sorunlar dile getirildi ve çözüm önerileri sunuldu.
Otopsi süreci ve işleyişi
Otopsi süreci ve işleyişi ile ilgili sorunlar başlığı altında ise özellikle pandemi sürecinde yaşanan sorunlara değinildi. Riskli vakalarda test yapılması ve bu nedenle iş akışında meydana gelen ertelenme, bulaş riski altında çalışmanın psikolojik yükü gibi sorunlara dikkat çekildi. Pandemiden sonra minimal invaziv tekniğine geçildiği, vakaya özgü bir standardizasyon oluşturulmaya çalışıldığı belirtildi. Otopsi sırasında uzmanlık öğrencileri ve otopsi yardımcıları arasındaki iletişim sorunlarının küçük görülse de çalışma akışını ciddi düzeyde etkileyebildiği, teknikerlerin vakayı hızlandırmaya yönelik talepleri ile asistanların fotoğraf çekimi ve not alma için süreyi uzatma taleplerinin çakışması sonucu oluşan problemlerin işleyişe zarar verebildiğini belirterek, görev tanımına uyulması ve karşılıklı saygı ve anlayışın önemine dikkat çekildi.
Eğitim amaçlı yapılan sabah vizitleri, eğitim otopsileri ve teorik derslere vaka kaynaklı ve kalabalık kaynaklı bulaş riski nedeniyle gönüllü katılımın azalması sorununa çözüm olarak çevrimiçi dersler, vaka sunumları, video sunumlarının genişletilerek asistanlara ulaştırılması gibi öneriler sunuldu.
Süleyman Demirel Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda uzmanlık öğrencisi olarak eğitim gören Dr. Fatma Özen YAĞCI tarafından, üniversitelerin adli tıp anabilim dallarındaki otopsi uygulamaları ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri sunuldu. Anabilim dallarında eğitim gören uzmanlık öğrencilerinin otopsi eğitimi almalarının, öğretim üyelerinin Adli Tıp Kurumu’nda ikinci görev ile görevlendirilmesi ile uzmanlık öğrencilerinin otopsiye dahil edilmesi ve asistanların eğitim amacıyla İstanbul ATK Başkanlığı’na otopsi rotasyonuna gönderilmesi olmak üzere temelde iki yolu bulunduğu aktarıldı. Ancak her iki durumda da çok sayıda sorunla karşılaşılabildiğini, öğretim üyelerinin ikinci görev almak istememesi, asistan eğitimi ile uğraşmak istememeleri, her anabilim dalında farklı sayıda otopsiye katılmanın mümkün olduğu, asgari otopsi sayısının standardize edilmemiş olması ve öğretim üyesi düzeyinde olmaması, her anabilim dalının otopsi rotasyonuna uzmanlık eğitiminin farklı dönemlerinde ve farklı sürelerde göndermeleri, bulunduğu ilde otopsi uygulaması yapıldığı halde otopsi uygulamalı eğitimi için İstanbul ATK Başkanlığı’na rotasyona gönderilmek zorunda kalınması gibi sorunlara değinildi. Çözüme yönelik olarak en az bir öğretim üyesinin ikinci görev ile ya da il başsavcılığı ile yapılacak yerel protokol ile otopsilerde görev alarak asistanlara otopsi eğitimi vermelerinin sağlanması; eğitim müfredatı, rotasyon süreleri, yapılması gereken otopsi sayısı ve olgu çeşitliliğinin belirlenmesi, bunun takibinin ATUYEK (Adli Tıp Uzmanları Yeterlilik Kurulu) tarafından yapılması gibi çözüm önerileri sunuldu.
İstanbul ATK Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi’nde Adli Tıp uzmanı olarak görev yapan otopsi şubesi müdürü Uzm. Dr. Erdoğan KARA’ya otopsi uygulamalarında yaşanan sorunların uzman boyutlarında değerlendirilmesi için söz verildi. Ülkemizde olay yeri incelemede kolluk kuvvetlerine eğitiminler verildiği, ancak halen ası materyalinin örneklenmesi gibi çok önemli konularda bile sıkça yanlış teknikler uygulandığının gözlemlendiğini, örnek alma prosedüründeki yanlışlıklar nedeni ile delil olmayan numunelerin gereksiz yere incelenmesinin iş yükünde artışına neden olabildiğini belirtti. Olay yeri inceleme ekipleri ile Adli Tıp uzmanları arasındaki iletişimin eksik kaldığını, bu iletişimsizliğin uzmanların sürece katılımlarının azalttığını ifade etti. Uzun süre hastane yatışı olan vakalarda olay yeri bilgilerinin önemsizleşmesi ve belgelerin eksik gönderilmesi, DNA incelemesi gerektiren olguların parmak izi alınması gibi kontaminasyona neden olabilecek uygulamalar sonrası hiçbir önlem alınmadan gönderilerek tırnak altı biyolojik materyal aranması istenebildiği belirtildi. Olay yeri inceleme aşamasının yönetimi ve sorumluluk sınırlarının net olmaması, personel yetersizliği, soruşturma savcılarının olay yeri incelemesini talimatla yönetme eğilimde olması gibi uygulamaların terk edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kıyafet ve delil barındırma olasılığı yüksek olan eşyaların usulsüz gönderilmesinin yaratabileceği sorunlardan bahsederek cumhuriyet savcılarının bu tür usülsüzlüklere göz yummaması gerektiğinin önemini vurguladı. Hastanelerde yapılan ölü muayenesi için ortam yetersizliği, uygun gün ışığı bulunmaması, fotoğrafların uygun çekilmemesi, ölü muayenesini yapan hekimin defansif tutumu nedeni ile gereksiz otopsi yapılmasının uygulamada yol açtığı zorluklara değindi. Kimi zaman ölü muayene tutanağına olay yeri raporunun iliştirilmediğini belirtti. Günümüzde COVID-19 olgularında olduğu gibi yüksek riskli vakalar ile ilgili olarak bir sonraki gönderilecek birime gerekli uyarılar yapılmadan sevkinin sağlanmasının hem adli tıp uzmanları hem de otopsi yardımcılarının risk altında çalışmasına neden olduğunu ifade etti. Tüm adli tıp uzmanlarının örnek alımı ile ilgili prosedürleri çok iyi bilmesi gerektiği ile ilgili uyarılarından sonra raporlamada eksik incelemenin tespitinin çok önemli olduğunu ve negatif otopsinin yetersizliğin değil bilimselliğin göstergesi olduğunu ifade ederek konuşmasına son verdi.
Çoğu Pandemi mücbir sebeplerine bağlı geçici sorunlar dışında ATK merkezinde işleyişin önemli ölçüde standartlar dahilinde sürdürülebildiği ancak eğitimde var olan sorunların ağırlaştığı belirlendi.
Bir Cevap Yazın